Eric Clapton

Eric Clapton, 30 Mart 1945 günü İngiltere'nin Ripley şehrinde doğmuş blues gitaristi, şarkıcı ve besteci. Lakabı "Slowhand"dir.
The Yardbirds, Bluesbreakers, Cream, Blind Faith, Derek and Dominos gibi gruplarda çaldı.

You're wonderful toni en çok tanınan eserinden biridir.



Hayatı
Eric Clapton, 1945 yılında, Patricia Molly Clapton ve Edward Walter Fryer'ın evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya geldi. 9 yaşına kadar büyükanne ve babasını kendi anne ve babası, annesi Patricia'yı ise ablası olarak bildi.

1964 yılında, The Yardbirds adlı blues-rock grubunda çalmaya başladı, fakat 1965'in Mart ayında bu grubun pop müziğe kaydığını düşünerek gruptan ayrıldı. Aynı yıl John Mayall & Bluesbreakers grubuna katılarak kendini bir blues gitaristi olarak kanıtladı. Hayranları, bu grupla çaldığı dönemde ona "God" (Tanrı) lakabını taktılar ve duvarlara "Clapton is God." sloganları yazılmaya başladı. 1966 yılının ortalarında Clapton yanına Jack Bruce ve Ginger Baker'ı (bateri) da alarak Cream adlı grubu kurdu, bu grupla yaptıkları 3 albümün ardından grup 1968 yılında dağıldı. Yapımcıları 1969 yılında "Goodbye" adlı, konser kayıtlarından oluşan albümü piyasaya sürdü. 1969'da Blind Faith ile çıkardığı, grubun adını taşıyan albümden sonra, Derek and the Dominos adlı grupta Bobby Whitlock (vokal ve klavye), Jim Gordon (bateri), Carl Radle (bas) ile çalmaya başladı. Grupla çıkardığı Layla and Other Assorted Love Songs albümündeki Layla, en çok bilinen şarkılarından oldu. Clapton bu şarkıyı, Pattie Boyd-Harrison için yazmış ve Leyla ile Mecnun hikayesinden esinlenmiştir. George Harrison'ın eşi olan Pattie ile yaşadığı ilişki ve ayrılık sonucu eroine başladı. Müzik kariyerine 2 yıllık bir ara verdi. Eroinle mücadelesi sırasında çektiği sıkıntılar sonucu Eric Clapton, bağımlılara yardım için madde ve alkol bağımlılığı rehabilitasyon merkezi kurdu.


Albümleri

The Yardbirds, (1962-1965)
1964 Five Live Yardbirds (live)1965 For Your Love1965 Having a Rave Up

Bluesbreakers, (1965-1966)

1966 Bluesbreakers with Eric Clapton

Cream, (1966-1968)
1966 Fresh Cream1967 Disraeli Gears1968 Wheels of Fire1969 Goodbye

Blind Faith, (1968-1969)

1969 Blind Faith

Derek and the Dominos, (1970)
1970 Layla and Other Love Songs

70 sonrası Solo Albümleri


1970 Eric Clapton1974 461 Ocean Boulevard1975 There Is One Every Crowd1976 No Reason to Cry1977 Slowhand1978 Backless1981 Another Ticket1983 Money and Cigarettes1985 Behind The Sun1986 August1989 Journeyman1994 From The Cradle1998 Pilgrim2001 Reptile2004 Me and Mr. Johnson2004 Sessions For Robert J.2005 Back Home

Film Müzikleri

1968 Wonderwall Music (Wonderwall)1985 Edge of Darkness1987 Cehennem Silahı1988 Homeboy1989 Cehennem Silahı 21991 Rush1992 Cehennem Silahı 31996 Phenomenon

Toplama ve/veya Ortak Albümler


1968 Lumpy Gravy (Frank Zappa ile)1968 The Beatles/White Album (The Beatles ile)1974 Dark Horse (George Harrison ile)1976 The Best of George Harrison (George Harrison ile)1979 George Harrison (George Harrison ile)1984 The Pros and Cons of Hitch Hiking (Roger Waters ile)1986 Persona (Liona Boyd ile)1987 Cloud Nine (George Harrison ile)1989 Best of Dark Horse 1976-1989 (George Harrison ile)1992 The One (Elton John ile)1993 Ten Summoner's Tales (Sting ile)1997 Retail Therapy (Simon Climie ile)1999 Supernatural (Santana ile)2000 Riding with the King (B.B. King ile)2003 Ringo Rama (Ringo Starr ile)2005 Africa Unite: The Singles Collection (Bob Marley ile)


1971 Pop History1972 The Pop History of Eric Clapton1972 Eric Clapton at his Best1973 Clapton1973 Eric Clapton's Rainbow Concert1975 Blues World of Eric Clapton1975 E.C. Was Here1976 Greatest Hits1980 Classic Cuts1980 Just One Night1981 Steppin' Out1982 Time Pieces: Best of Eric Clapton1984 Too Much Monkey Business1988 Crossroads1991 24 Nights1992 Unplugged1993 Stages1997 Live In Montreux1998 Rock Report: Deserted Cities of The Heart1999 Chronicles2002 One More Rider One More Carght en çok tanınan eseridir.

Blues

ABD'de siyah müzisyenlerin kendi halk müziklerini modern enstrümanlarla icra etmeye başlamaları ile birlikte ortaya çıkmış, zamanla halkın bütün kesimlerine yayımış, içinden R&B, caz ve rock gibi başlı başına tarzlar çıkarmış müzik tarzı.

BLUES’UN KÖKLERİ

İlk Afrikalı köle kabilesi Amerika’nın Virginia eyaletinde, Jamestown’a 1619 yılında getirildi. Genellikle Batı Afrika’dan, Dahomey, Fulani, Arada gibi yerleşik, avcı olmayan, toplayıcı kabileler tercih ediliyordu. Sağ kalıp da Yeni Kıta’ya ulaşabilenler, gemi ambarlarına balık istifi doluşturulanların yarısından azdı. Bu tarihte Amerika’da beyaz köleler de mevcuttu. Amerika’daki yaşam koşulları beyazlar için de zordu, ama onların imkanlarını siyahlarla kıyaslamak da mümkün değildi. 1776’da ilan edilen Bağımsızlık Bildirgesi çerçevesinin içine –kadınlar ve Kızılderililerle birlikte- siyahlar da alınmadılar.

19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde köleler güney eyaletlerinde, pirinç ve pamuk tarlaları çevresine yoğunlaşmıştı. 1850’de ise 200 bin kadar özgür siyah vardı ve köleliğin kaldırılması için uğraşıyorlardı. Köleliğin kaldırılması Amerikan iç savaşı sonunda, 1865’e mümkün oldu. Yine de şiddet ve sömürü tam anlamıyla sona ermedi. Mülkiyet düzeninde, siyasal alanda, yaşam koşullarında herhangi bir değişiklik olmadı. Hatta siyahların evlerinin, mahallelerinin beyazların mekanlarından ayrılması yasayla sabit kılındı. Blues bu koşullarda doğdu.

Daha ilk kölelik günlerinden itibaren icra edilmeleri yasaklanan tribal törenler ve kabile alışkanlıkları, beyaz egemenlerin işine geldiği yerlerde, mesela çalışmayı rahatlattığı için tarlalarda nispeten serbest bırakılıyordu. Anadolu dahil pek çok coğrafyada ve folklorda rastlayabileceğimiz, Amerikan Blues’una Batı Afrika’dan geldiği düşünülen ‘call and response’ (çağrı-yanıt) gibi toplu atışmalar ya da kendi kendine ah çekmeler, ağıtlar, bağrışlar hoşgörülebiliyordu. Çoğunlukla tek cümlelik tekrarlar halinde kullanılan ilk blues şarkıları, bir arzuyu belirtiyor, bazen bir yakına halini alıyor, bazen de beyaz adamdan duyulan nefretin altını gizlice çiziyordu.

Siyahları kaba ve görgüsüz bulan beyazların bu müzikleri komik bulup eğlendikleri de oluyordu.kendilerine ait bir kültürü kalmayan, Avrupa kültürüyle karşılaşarak Hristiyanlaştırılmış siyahlar, kendilerine uygun görülen sessiz iş hayatına tamamen hapsolmak yerine, yeni dinlerini Afrika geleneklerinden de kopmayarak, adeta bir kabile ayini yaratarak yaşayabiliyorlardı.Siyahların söylediği ve beyazlar arasında da popülerleşen kilise ilahileri, geleneksel Blues’un temellerini arasına girecekti. "Jump-up" denilen ritmik dans şarkılarının yanında, yüzünü siyaha boyayıp sahnede siyah taklidi yaparak şarkı söyleyen beyazların "minstrel" geleneğini de blues kaynakları arasına dahil etmek gerekir.

NEW ORLEANS’TA CAZ

Caz müziğinin miladı sayılan ragtime şüphesiz Blues’un şekillenmesinde rol oynamıştı. Daha ziyade New Orleans taraflarında tohumu atılan, Avrupa klasiklerini yorumlayan bu müzik, banço ritimlerinden uyarlanan bir piyano müziğiydi. Ragtime, karelerde, sirklerde, çadır gösterilerinde gelişti ve yüzyıl sonunda en büyük akımlardan oldu. New Orleans’ta Fransız kültürüyle yetişmiş siyah Creole müzisyenlerin ilk dönem cazcıların ham müziği ile karşılaşmaları ve Avrupa çalgılarıyla Afrika üsluplarının kaynaşması da önemli bir gelişmeydi.


BLUES PLAĞA ALINIYOR

1910’lu yılların sonunda Amerika büyük bir siyah göç dalgası yaşıyordu. Güney şehir ve kasabalarındaki baskıdan, yoksulluktan bunalan siyahlar, özgürlüğü kuzey şehirlerinde görüyorlardı. 1. dünya savaşı’nın başlamasıyla birlikte Avrupa’dan göç azalınca kuzeyin iş gücü ihtiyacı güneyli zenciler tarafından karşılandı. Chicago gibi şehirlerde hayat standardı kırsal kesimden daha yüksek olmasa da, daha özgürdü.

1910’lu yıllarda Charley Patton’ ın şöhret kazandığı yıllarda ‘Blues’un anası Ma Rainey’ hariç tutulursa çok fazla kadın blues şarkıcısı yoktu. Ama Blues’un ilk defa plağa alınması da kadınların sesiyle oldu. Bir blues şarkısı ilk defa 1920’de kaydedildi: Mamie Smith’ den That Thing Called Love... Ama asıl başarı, yine Smith’ in Crazy Blues’ uyla gelmiş, plak rekor denecek sayıda( altı ayda bir milyon) satmıştı. Smith tam anlamıyla bir blues şarkıcısı sayılmazdı, ama kendinden sonra gelen kadınlara olduğu kadar, bütün bir blues alemine de kapıları açmış oldu. Siyah plak pazarının çekiciliğin kapılan yapımcılar tehditlere rağmen blues plakları yayınlamaya başladılar. Böylece ‘ırk plakları’ denen dönem başlamış oldu. 1920’ler, daha sonra hiç olmayacağı kadar kadınların dönemiydi; caza hatta vodvil şarkılarına yakın şarkılarıyla Mamie Smith, Ma Rainey, Bessie Smith bugune kadar sürecek bir vokal geleneğinin başlatıcısı oldular.

Döneme damgasını vuran genellikle Mississippili müzisyenlerdi: bu dönemde plak yapan Robert Johnson, Tommy Johnson, Son House gibi isimler, ancak uzun yıllar sonra 1960’larda blues’ un yeniden doğuşu ile hatırlanacaktı.

Blues brothers dan hiç bahsedilmemesi enteresan tabiki blues a aşık insanlar ve bunu hayat tarzı edinip filmleştirmişler


BLUES’UN YUVASI: MİSSİSSİPPİ DELTASI

Blues’ un ne zaman, nasıl, kim tarafından çalındığı belli değilse de, Mississippi deltasından doğduğu ve buradan yayıldığı yaygın bir görüş. Müzik, siyahlar için duygularını dışa vurmalarının, baskıyı az da olsa hafifletmenin bir yoluydu. Yüzyıl başında gelişen üretim imkanlarıyla birlikte gitar fiyatları da ucuzlamıştı ya da insanlar kimi ilkel aletleri bizzat kendileri yapıyorlardı. El yapımı tek telli gitarlar ‘slide’ tarzının da yaygınlaştırmıştı. Bir şişe boynu kullanılarak gitarın sesini inceltip, ağlar gibi uzatabiliyorlardı. Bugün bildiğimiz, duyunca tanıdığımız blues’ un temelleri yüzyılın ilk çeyreğinde pek çok Mississippili müzisyen tarafından atılmıştı.


çiftlik hapishaneleri de buradaydı. Bu durum hapishane ve iş konulu şarkıların vücut bulmasını sağladı. Teksas blues’ unun ilk dönemlerinde Henry ‘ragtime blues’, Blind Lemon Jefferson öne çıkan isimlerdi. Bir sonraki kuşak ise Teksas blues’unu piyano ve nefeslilerle bezeyip daha dansa yakın bir grup müziği haline getirdi.

Öte yandan Memphis sadece kavgaları, kumarhaneleriyle değil blues’ uyla da efsaneleşiyordu. Memphis en çok çömlek orkestralarıyla ( Jug band) ünlüydü. Belli bir teknikle üflendiğinde bas sesi veren çömleğin etrafında kurulu bu orkestralar, çamaşır tahtaları, tenekeler, tencereler kullanıyordu. Bu orkestrada armonikanın da çok önemli bir yeri vardı. Çömlek orkestralarının bu fukara çalgıları sahnede görsel malzeme kaygısıyla kullandığı da oluyordu. Memphis Jug Band, Jug Stompers, bu orkestralardan en önemlileriydi.

1929 yaşanan ekonomik krizle beraber blues plaklarının üretim ve tüketimindeki büyük azalma Blues’ un ilk döneminin altın çağları kapanmış, 2. Dünya Savaşı ertesinde yeniden doğana kadar, bir duraklama evresi başlamış oluyordu.

Kaynakça:

1 BLUES’UN KÖKLERİ
2 NEW ORLEANS’TA CAZ
3 BLUES PLAĞA ALINIYOR
4 BLUES’UN YUVASI: MİSSİSSİPPİ DELTASI
5 BUHRAN VE SAVAŞ
6 BLUES’ A ELEKTRİK GİRİYOR
7 1960 – 1970 DÖNEMİ VE BLUES
8 1980’LERDEN GÜNÜMÜZE BLUES
9 MÜZİKAL ANLATIM
10 ŞARKI SÖZLERİ
11 BLUES’UN MÜZİKAL ETKİSİ
12 BLUES’UN SOSYAL ETKİSİ
13 Temsilcileri



CAZ TARİHİ

Cazın Doğuşu ve Kökenleri

Caz müziği 1880' lerde New Orleans'ta gelişmeye başladı ve 1920'lerin başında New York, Los Angles ve Chicago'da yapılan kayıtlarla son şeklini aldı. O zamanlar birçok değişik akım Cazın ortaya çıkışında yol gösterici olmuştur. Bunlardan biri melodilerin ve akorların eşliğinde simgesel olarak özgürlüğe kavuşma çabalarıydı. Bu akım bugün doğaçlamalama olarak tanımladığımız olaya liderlik etmiştir. Bir diğeri ise, siyahi Amerikalıların yarattığı blues ve ragtime gibi müzik türleriydi.

Caz müziğinin neden ve nasıl Amerika'da ortaya çıktığını ve bu kadar farklı türde müziğin nasıl biraraya geldiğini anlayabilmek için, Afrikalıların kölelik Amerika'sındaki yaşamlarına göz atmamız gerekir. Afrikalı köleler Amerika'ya getirildikleri zaman yanlarına müzik aletlerini almalarına izin verilmemişti. Ama onlar müzikal zevklerini ve geleneklerini yanlarına almışlardı. Afrikalıların yüzyıllar önce yaptığı bu hareket, Avrupa müziğinin neden Afrika kökenli Amerikalılar tarafından çalındığında daha farklı duyulduğunu biraz da olsa anlamamıza yardımcı olabilir. Örneğin bazı köleler Avrupa kökenli kilise müziklerini, yöresel müzikleri ve dans müziklerini kendi müzik zevk ve geleneklerine uyacak şekilde değiştirdiler. Onların çocukları da atalarının müzikteki bu davalarının peşinden gittiler. Böylelikle bu müziksel tercih nesilden nesile devam etti.

Caz Neden New Orleans'da Ortaya Çıktı?

Fransızlar 1718 yılında New Orleans' a yerleşmeye başladılar ve 1719 yılında yüz kırk yedi siyah köle buraya getirildi. 1722 yılının başında New Orleans'ta kölelik tamamen yayılmamıştı, hala özgür siyahlar vardı. 1763 yılında Fransızlar Louisiana topraklarını İspanyollara hediye ettiler. Ancak 1769 yılına kadar İspanyolların kuralları bu topraklar üzerinde tam olarak geçerli olmadı. Daha sonrasında gelen İspanyol kurallarına rağmen, Fransızların dilleri ve gelenekleri hep ön plandaydı. 1801'de İspanyollar Louisiana'yı Fransızlara geri verdiler. Ancak İspanyolların koymuş olduğu kurallar, 1803' te Louisiana Amerika Birleşik Devletleri tarafından Fransızların elinden alınana kadar, geçerliliğini sürdürdü.

İspanyolların bu topraklar üzerindeki etkisi bazı sosyolojik örneklerde göze çarpıyor. Örneğin o yıllarda farklı etnik gruplardan insanların birbirleriyle evlenmeleri Louisiana'da çok sık gerçekleşen bir olaydır. Ayrıca İspanyol kuralları çok sayıda kölenin özgür kalmasını sağlamış, bu da özgür siyahların sayılarının artmasına neden olmuştur. 1800' lerin ortalarında siyah ve beyaz ırkın biraraya gelmesi, Avrupa ve Afrika geleneklerinin etkileşimlerine yol açmıştır. İki ırkın birleşmesinden oluşan bu yeni ırk Creole toplum olarak bilinir ve Creole'ler biraz Afrikalı biraz da Fransızdır.

New Orleans Caz müziğinin ortaya çıkması için ideal bir yerdi. Mississippi Nehri'nin ağzının yakınında olan New Orleans Amerika için gelişmekte olan bir ticaret yoluydu ve bu nedenle o zamanlar ticaretin merkeziydi. Ticari öneminin yanısıra bir liman şehri olduğu için buraya dünyanın heryerinden insanlar geliyordu ve New Orleans günden güne kozmopolitik bir yerleşim merkezi şeklini alıyordu. Bu kadar renkli bir yerin eğlence hayatı da çok renkliydi. New Orleans'ta birçok bar vardı ve bu barlarda sık sık dans partileri yapılıyordu. New Orleans' taki bu yoğun eğlence hayatının sonucu olarak, bölgedeki müzisyenlere birçok iş imkanı doğuyordu. Bu dönemde canlı müziğe çok büyük bir istek vardı ve yeniliklere olan ihtiyaç devam ediyordu. Bu istek ve ihtiyaaçlar müzisyenlerin yeni stiller yaratmalarına neden oldu. Müzisyenler değişik ve garip yaklaşımları harmanladılar, gözden geçirip yeniden düzenlediler. Bu gelişmeler Cazın ortaya çıkışında büyük rol oynadı.

Caz Orkestra/Bandolarının Kökeni

O yıllarda orkestralar açıkhavada yapılan birçok aktivitede (piknik, spor etkinlikleri, politik konuşmalar) çalıyorlardı. Dans etmek 19.yüzyılın en popüler aktivitesiydi. Dans için orkestralar etkinliklerin öncesinde müzik yapmaya başlarlardı. Bandolar bu tür aktiviteler için tercih ediliyorlardı. Bandolarda üflemeli çalgılar (kornet, trombon vb.) haricinde sadece Davul ve ziller yer alıyordu. Kapalı salonlarda yapılan aktivitelerde büyük orkestralara ihtiyaç duyulmuyordu. Bu tür yerler için "string band" denilen topluluklar seçiliyordu. Bu topluluklarda, bandoların aksine üflemeli bir enstrüman yanında gitar keman bas ve piyano bulunuyor ve vurmalı çalgılar yer almıyordu.
Amerikan iç savaşından önce New Orleans'ta bu tarz orkestralar vardı ancak savaşla birlikte bu orkestraların sayıları arttı. New Orleans ve çevresinde otuza yakın orkestra vardı. Bu orkestralar askeri marşların ve yurtseverlikle ilgili şarkıların çalındığı konserler veriyorlardı. Bu dönemde, gerek Brass Band'lerin gerek te String Band'lerin varlığı New Orleans' ın orkestral gelenekleri için uyarıcı bir unsur olmuştur.

Ragtime

1800'lerin sonunda ragtime New Orleans'ta çok popülerdi. Rag kelimesi askeri marşların ve Afro-Amerikan banjo müziğinden alınmış ritimlerin birarada kullanıldığı müzik türü anlamına gelir. Genellikle ragtime ilk olarak 1890'larda görülen, piyano için yazılmış müziklere verilen isimdir. Bu tarzın en önemli sanatçısı Scott Joplin'dir(1868-1917). Ragtime terimi sadece piyano için yazılan bir müzik olmanın dışında müziğe giriş devrini tanımlamakta da kullanılır. Örneğin, 1890-1920 yılları arasında New Orleans'ta ragtime piyanistlerinin yanısıra ragtime orkestraları, ragtime şarkıcıları ve banjo ile ragtime yapan müzisyenler vardı. Bugün Caz müzisyeni olarak adlandırdığımız müzisyenlerin birçoğu, o zamanlar kendilerini ragtime müzisyeni olarak tanıtıyorlardı. Bu yüzden bazı müzikologlar ragtime'ın ilk Caz stili olduğunu düşünürler. Tutucu görüşlere göre ise, ragtime bir Caz stili değildir. Sadece biraz doğaçlamalama içerir ve Cazın swing duygusundan oldukça uzaktır. Bununla beraber ragtime'ın Cazın habercisi olduğunu söylemek kaçınılmazdır...

Etkilerin Birleşimi 1890'lar boyunca güney Louisiana' nın tüm kasabalarında küçüklü büyüklü orkestralar vardı. Bu orkestraların yaptığı müzik birçok etkiyi yansıtıyordu. Yapılan müzik marş müziğini ve ragtime'ı biraraya getiren bir müzikti. John Philip Sousa, o dönem orkestra konserlerinde ragtime parçalarına yer veren en ünlü orkestra şefiydi ve ragtime piyanistleri Sousa' nın marşlarını sık sık ragtime tarzında çalarlardı. Diğer bir etki de New Orleans' a gelen Meksikalı orkestraların müziğiydi. Bu orkestralardaki birçok Meksikalı müzisyen New Orleans ve çevresine yerleşti ve bunlardan bazıları burada müzik öğretmenliği yapmaya başladı. Onların müziği New Orleans'ta çok sevilip kabul gördü ve birçok trompetçinin stilini etkiledi.

Caz direkt olarak orkestra müziğinden etkilenmiştir. 20. yüzyılın başlarında New Orleans'a gönderilen askeri bandolar 1800'lerin ortalarında ortaya çıkan dansın biçimlenmesini sağlamıştır. Bazen marşlar biraz yavaşlatılmış ve dans müziği olarak kullanılmıştır.Daha sonra "two-step" adı verilen popüler bir dans ortaya çıkmıştır. Ayrıca marşlarda bulunan model, eski zamanlara ait parçaların düzenlenmesinde yol gösterici oldu. Sonunda askeri orkestralarda kullanılan pek çok sayıda enstrüman Cazda da kullanılmaya başlandı. Örneğin marş düzenlemelerinde kullanılan flüt ve pikolo Caz klarnetçileri tarafından taklit edilmiştir. Tipik marşların Davul kısımları bir ya da üç vuruş çalınırken trampet daha keskin sesiyle iki ya da dört vuruş çalınmıştır.

Cazın Dansla İlişkisi

Cazın New Orleans'ta çok popüler olan rag ve blues'dan türediği çok sıradan bir düşüncedir. 1905-1915 yılları arasında ortaya çıkan grupları Caz grubu olarak kabul edersek, New Orleans'lı bandoların repertuarlarının çok az bir bölümü rag tarzındaydı ve on iki barlık blues parçaları beklenildiği kadar yaygın değildi. Diğer taraftan Caz repertuarları hakkında mevcut olan düşüncelerimiz ilk Caz müzisyenlerinin müziğini yansıtmamaktadır.

Bugün yapılan Caz müziğinin aksine; Cazın ilk dönemlerinde insanlar Cazı dans etmek için tercih ediyorlardı, sadece dinlemek için değil. Bu müziğin vuruş formu ve ruhu dansçıların ilgisini çekiyordu. Erken Caz dönemi müzisyenleri repertuarlarını dansçılara eşlik edecek şekilde düzenlerlerdi. Danstaki değişiklikler ve dansın genelde kazandığı popülerlik Cazın evriminde çok etkili olmuştur.

Yirminci yüzyılın başlarında New Orleans'ta tören orkestraları ve dans orkestraları aynı müzisyenleri ve büyük ölçüde aynı repertuarları paylaşıyorlardı. Öyle ki geçitlerde çalan müzisyenler geçit bittikten hemen sonra dans salonuna giderler ve enstrümanlarını değiştirip burada müzik yapmaya devam ederlerdi. Salon dansçılarına eşlik eden bu gruplar keman, gitar, bas ve bir ya da iki nefesli çalgıdan meydana gelen orkestralardı. Dansçılara eşlik edebilmek için müzisyenler değişik kaynaklardan çıkan müzikleri biraraya getirirlerdi. Çoğu zaman zorlayıcı ritimlerde parçalar çalmaktan kaçınırlardı. Bu yaklaşımlar Cazın özünü oluşturmuştur ve bu dönem müzisyenlerinin çalış şekli "Caz ne çaldığın değil, nasıl çaldığındır" düşüncesine önderlik etmiştir. Diğer bir düşünceye göre ise; "Caz, dansçılar için yazılan müzikten ortaya çıkarak büyüyen bir müziktir" şeklindedir. Peki dansçılar için yazılan ve sonra şekil değiştirerek Cazın gelişimini sağlayan bu müzik neydi ? O dönem müzisyenlerinin yaptığı müzik bugün New Orleans Cazı olarak da bilinen Dixieland tarzıdır ve insanlar her ne kadar Dixieland tarzını beyaz orkestra müziği olarak ayırsalar da, bu tarzın Cazın ortaya çıkışındaki etkisi asla gözardı edilemez.

Doğaçlamalama

Doğaçlamalama müziğin önemli bir unsurudur ve sadece şimdiki Avrupa müziğinde az kullanılmaktadır. doğaçlamalama biraz Afrika müziği ama daha çok Cazdan oluşur. Müzikologlar Afro-Amerikanların doğaçlamalama geleneklerini Afrika müziğinden aldıklarından çok emin değildirler. İlk önce müzik kültürlerindeki doğaçlamalamaya, yeni dünyaya katılan kölelerin ne gibi bir etkisi olduğunu düşünmek gerekir.Örneğin Gana'nın tipik Davul yapısında baş Davulcu işaret vermeden sorumludur. Onun çaldığı bölüm diğer müzisyenlerinkinden daha değişkendir, dolayısıyla bu doğaçlamalama olarak varsayılabilir. Madinka Davul yapısında baş çalgıcının diğerlerine göre daha fazla doğaçlamalama yapma imkanı vardır fakat bütün grup üyeleri kendi bölümlerinde ufak tefek oynamalar yapabilirler. Bazı Afrika korolarında şarkıcılar koro liderinin kendi bölümlerinde değişik varyasyonlar yapmasına izin verirler. Bu perspektiften bakıldığında görülmesi gereken şudur; her nasılsa bu çalışmalar bugünkü Caz içerisinde bulunan doğaçlamalamaya yakın değildir. Batı Afrika şarkılarında ve Afro-Amerikan Blues şarkılarında, kendi içinde gelişen doğaçlamalamalar çok çok detaylı melodi satılarının keşfedilmesiyle oluşmuyordu. Bunun yerine müzisyenler yaratıcılıklarını baştan sona kadar devam eden tek bir sesle, zamanla, perdeyle ve müziğin başındaki ve sonundaki tınıyla oynayarak ortaya koyuyorlardı.

Doğaçlamalama sırasında müzisyenler, melodilerin ritimleriyle oynarlar, vuruşlar biraz daha erken veya geç başlatılır veya vurulan bir nota bir kere yerine birden fazla çalınabilir. Benzeri şekilde bir nota başlatılır sonra yumuşatılır, sonra tekrar inanılmaz garip bir ses artışıyla yükseltilebilir. Bazen bütün cümleler ritmi belirginleştirmek için değişik şekillerde yerleştirilir. Bu "ritmik yerdeğiştirme" olarak bilinir. Bu teknikler -pop müzikten etkilenmiş olmasına rağmen- hala Afro-Amerikan kökenli ilahilerde kullanılmaktadır.

Amerikada Cazın oluşmaya başladığı zamanlarda, Avrupa müzik geleneklerinde doğaçlamalama adına iyi gelişmeler oldu. doğaçlamalamayla müziği süslemek 20. yüzyılın başlarında konserlerde çok kullanılan bir yoldu ve bu uzun süre pop müzik ve folklorik müzikte de kullanıldı. 1800'ler boyunca konser piyanistleri bislerde sık sık doğaçlamalama yaparlardı. Alman ve Fransız klavye stillerinde doğaçlamalamaya "Preluding" denir.

1923 yılının sonlarında müzisyenlerin doğaçlamalamadaki yaratıcılıkları orkestranın programı tarafından yönlendiriliyordu. Bazı programlar konser sırasında spontane bir şekilde ortaya çıkardı. Bu programların iskeletleri genelde basılmış düzenlemelerden oluşurdu. İlk bakışta bu düzenlemelerde birçok bölümün birbirine uymadığı görülür. Trombonun kontür çizgileri, klarnetin obligatosu ve trompetin melodilerindeki varyasyonlar spontane bir şekilde çalınır. Bunlara eşlik eden diğer melodiler ise yine yaratıcı müzisyenler tarafından doğaçlanır ve çeşitlendirilir.

1920'lerin sonunda doğaçlamalamaya olan ilgi doğaçlamalamanın boyutunu arttırmış ve bugün bilinen Cazda kullanılan doğaçlamalamaya yaklaşmasında etkin olmuştur.

Kullanılan Enstrümanlar

İlk Caz grupları enstrümanlarını nereden buluyorlardı peki ? Avrupalı bandolar; trompet, trombon, klarnet, saksafon ve tubayı içeren orkestra modelini geliştirmişlerdi. 20. yüzyılın başında New Orleans'ta bando enstrümanları kullanan birçok siyah ve beyaz orkestra vardı. Bunlar parodiler, piknikler, danslar ve cenazeler için marşlar çalarlardı. Yeni dünyaya köle sağlayan Afrika bölgesinin trompet, klarnet ve saksafonu anımsatan aletleri yoktu.

Peki ya Davullar?

Batı Afrika'nın Davulları günümüzde modern Caz gruplarında bulunabilir ama ilk zamanlar Cazda kullanılan Davullar Avrupa sitili bandoların kullandığı Davullardı. Davul yerine kullanılan "Wood black" ve "Cowbell" adlı perküsyon aletlerine en eski Caz kayıtları dahil birçok kayıtta duymak mümkündür. Bu aletlerin atalarının Afrika olduğu düşünülse de, Çinliler ve Türkler benzer enstrümanların yeni dünyaya girmesine katkıda bulunmuştur.
Telli çalgılar söz konusu olduğunda da şunu görürüz ki en eski Caz grupları Afro-Amerikan bir enstrüman olan banjoyu sık sık kullanmışlardır. Ayrıca Avrupa kökenli gitar da bu gruplar tarafından kullanılmıştır.

ISTANBUL BLUES KUMPANYASI

Istanbul Blues Kumpanyasi , Ekim 1993’te Sarp Keskiner ve Salih Nazim Peker tarafindan kuruldu. Ilk yillarinda “jugband” formatinda blues ve spiritual yorumlarini, kendi parcalarini icra eden topluluk, albumle sonuclanan bu donemde Anadolu, Orta Asya ve Bati Afrika’nin ortak pentatonik muzik unsurlarini gospel, cajun, worksong ve delta blues gibi müzik formlari ile beraberce icra etti. 1997 - 1998 suresince, basta Istanbul olmak üzere Ankara, Izmir, Bursa, Avanos, Antalya, Assos, Bozcaada ve Fethiye’de toplam elli civarinda konser veren IBK, degisken kadro anlayisi sayesinde farkli turlere ilgi duyan pek cok muzisyen icin uygulama alani gorevi gordu. Ilk album “Kokler” (1997) sonrasinda sabitlestirdigi sahne kadrosu ile katildigi 1.ISTANBUL MUZIK SENLIGI’nde en cok izleyici toplayan gruplardan biri olarak dikkat ceken Kumpanya, Kasim 1997’de 7.EFES PILSEN BLUES FESTIVALI kadrosunda yer alan ilk ve son Turk grubu olarak buyuk begeni topladi. Festival suresince sahneyi Nappy Brown ve Eddie Kirkland gibi blues efsaneleri ile paylasan topluluk; Ankara, Istanbul, Izmir, Antalya ve Mersin’in ardindan Adana’da konser verdi.

1998 yilinda, ortaya cikan yeni muzikal egilimlerin dogrultusunda son kadrosu ile ikinci albumun calismalarina start veren grup, 1999 yilinda Doublemoon etiketi ile yayinlanan “Sair Zamanlar” albumunde; arabesk, punk, oyun havalari, halay, trip hop, drum & bass ve elektrikli delta blues gibi farkli formlari harmanlamayi deneyledi. IBK, bu albumu takiben beliren muzikal yaklasim farklari nedeniyle 2000 yilinda Istanbul (Babylon, I.T.U Taskisla, Shaman WMC, Shaft, Ada Kultur, CRR Konser Salonu), Ankara (ODTU Festivali) ve Izmir’i (Sabanci KM, Punta) kapsayan yirmi bes konserlik bir “veda turnesi” ile calismalarina suresi belirsiz olarak ara verme karari aldi.

2003 yilinda tekrar bir araya gelen Sarp Keskiner, Orcun Basturk ve Salih Nazim Peker, bu tarihten itibaren KIRIKA (www.myspace.com/kirikasmyrna ) ile kayitlar yapiyor; konserler veriyor. Grup elemanlari, yani sira baska projelerde (www.myspace.com/sokkursaska & www.myspace.com/moejoeistanbul ) ve jenerik müzigi – soundtrack alaninda beraberce calismalarina devam ediyor.


IBK sonrasi:
Sarp Keskiner > (Saska, Kirika, Moe Joe, G.R.O.S., solo calismalar)
Salih Nazim Peker > (Kirika, Kordonboyu)
Vefa Karatay > (Moe Joe, King Bees, Yavuz Cetin, Blues Mobile)
Tugrul Aray > (King Bees, Olcay Saral Duo, solo calismalar)
Orcun Basturk > (Replikas, Saska, Kirika, Kafabindunya, solo calismalar)
Ozun Usta > (Naapjazz, Tamburada, Randiman Kakara)

Grup Uyelerinin Diger Projelerine ve Solo Calismalarina Dair:
www.myspace.com/leomalandro
www.myspace.com/leonbaqsa
www.myspace.com/oichuung
www.myspace.com/oytunabi
www.myspace.com/sokkursaska
www.myspace.com/moejoeistanbul
www.myspace.com/replikas
www.myspace.com/kirikasmyrna
www.myspace.com/tamburada

ALBERT KING


1923' de olan Indianola Mississippi'de bir pamuk toplama plantationında dünayaya geldi. Gençlik yıllarında kilise korosunda şarkı söyledi. Ayrıca davul da çalan ALbert King, Jimmy Reed'in albümlerlerinde davul da çaldı.Müzik kariyerinde I'm A Lonely Man, Don't Throw Your Love on Me So Strong, As the Years Go Passing By, Born Under A Bad Sign ve I'll Play The Blues For You gibi çok önemli şarkıalra imza attı.King özellikle blues rock gitaristleri için önemli bir ilhan kaynağıdır. Eric Clapton, Jimi Hendrix, Mick Taylor, Mike Bloomfield, Gary Moore ve özellikle Stevie Ray Vaughan, King'in müziği ve gitar tekniklerinden etkilenmiştir.1992'de kalp krizi geçirerek hayata veda etmiştir.